I Am Alexandra Udinov



İyi akşamlar sayın seyirciler, bu akşam bu postumu tamamiyle Nikita dizisinin 2. sezon 4. bölümüne ayırmak istiyorum. Ama öcelikle genel bakış;




Bu arkadaş Nikita olur. Kendisi dizimizin ana karakteri olup sıkı kadındır. 

Dizinin konusu onların "Vision" dediği ama bizim "Bölüm" dediğimiz herkeşçe gizlenen sadece hükümetin ileri gelenlerinin bildiği bir suikast ekibi. Bölüm hayatta tutanacak hiçbir dalı kalmayanları toplayıp bir güzel eğitip dünyaya karşı suikast yapmaya salıyor. Ama bu suikastçı insanlar görevden sonra direk bölüme geri dönüyorlar. Bölümden ölmeden kaçamazsınız çünkü hepsinin üzerinde çipler var nereye giderseniz çipler etkisiz hale gelmiyor. Nikita ise koskoca Bölüm'ün gelmiş geçmiş en iyi suikastçisi taa ki Nikita Bölümden nefret edip bir an önce oradan kaçasıya kadar. Gizli yardımlarla öldü gibi görünüp çipi de imha edip özgürlüğüne uçuyor. Ama buralar asıl anlatılanlar değil. Asıl olay Nikita'nın birkaç sene sonra intikam için dönmesi ve Bölüme küçük çırağı Alex'i (nam-ı değer Zetrov şirketlerinin varisi Alexandra Udinov) sokup hep bölümün suikastlerini engellemesi.

Neysem koskoca 1 sezon artı 5 bölümü anlatmak zaman alır ama genel hatlarıyla olaylar böyle.

Asıl konu koskoca Nikita ve ekibinin 4. bölümde bucak bucak Türkiye'yi gezmeleri. Varya kadın benim bile gitmediğim yerlere gitti ben ona şaşıyorum.

Önce olay Van - Türkiye de başlıyor. Van garının önünde kadın bildiğin ateş edip dövüşüyor (nikita değil nikitanın eski ortağı.) hemide bizim hapishanemizden açıp gardiyanlarla dövüşüyr hemide arabalarını çalıyor. İlk ama burası hayatta Türkiye değildir dedim ama arkadan gelen "Aman ayaklarımda nasıl ağrıyor." lafından sonra artık emindim ki bunlar Türkiye'de.

Neysem sonra Ankara'ya geldiler ve Gençlik Parkında baya takıldılar. Parktan çıktılar bildiğiniz Türk Polisimize bayıltıp polis arabasını çaldılar. Oracıkta "Sen Türk polisisin. Bayılamazsın. Kurtar şanını şerefini bak arabayıda götürdüler." diye ne kadar gaz verdiysem hiç biri olmadı.

Oradan Eskişehir'e geldiler.Salaklar İstanbul'a gitmek için yollarını uzattılar. Eskişehir garına gidip Eskişehir- İstanbul trenine bindiler. Bildiğiniz Türk treninde, bildiğiniz Türk vagonunda vede bildiğiniz Türk vatandaşlarının içerisinde bunlar bir dövüşe başladılar sormayın gitsin. Hatta Nikita bacımız bildiğiniz Türk masasının üzerine çıkıp sağ sol tekme tokat adama girişti. Amma velakin kaçamayıp bildiğiniz trenimizden bildiğiniz topraklarımıza atladılar.

Onu bunu geçtim asıl olay burası ki yolun kenarında ki eski bir restorana girdiler. Arkada hangi şarkı çalıyor bir bilseniz? Üsküdar'a giderkenede aldıda bir yağmur dırırıdırırıdım. Neysem arkadan bir Türk genci "Ağbii yufkayı uzatsana!" diye bağırınca bende gülmekten öldüm sayın seyrciler. Sonrada oradan telefon ve araba çalıp yola devam ettiler ama bir şeysiler olup yolda, ormanımızın yanında durdular ve güzelim ormanımızda katliam başladı. Allah'tan Türk yaralı yoktu ama bildiğiniz ormanımızda savaş vardı.







Bunlarda savaştan önceki fotoğraflar. Dizinin bu bölümüyle ilgili anca bu kadar fotoğraf bullabildim sayın seyirciler kusuruma bakmayın.

Şimdi eleştirilsel kısma gelirsem;

  • Yahu koskoca dizide fazlaca eski çağda yaşadığımız havası uyandırılmaya çalışılmış. Mesela bir eve girdiler arkada fesli adam resimleri, yada üsküdara giderken şarkısı.
  • Koskoca dizide sadece 1 tane spor araba kullanıldı ve çalındı.
  • Koskoca dizide her yerde 1950ler arabaları vardı. Doğanlar şahinler her yerdeydi.
  • Koskoca dizide hala cumhuriyet öncesi anadolu kadını gibi giyinen kadınlar vardı.
  • Sürekli plaka hayaları vardı.


Bu kadarda şeyler vardı hani çok kızdım ciddiyim. Modernlikten arınmış bir yer çizmişler resmen. Diziyi ayıplamadım desem yeridir.

Neysem bu postta bu kadarlık yeterli.

İyi Akşamlar Ajanlar Jr. Leydi Udinov ;)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Velhasıl ziyan olduk ziyadesiyle

Benim Bura Afet Yeri*

Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho