Velhasıl ziyan olduk ziyadesiyle








Bu kadar göz önündeyken elleşmemek imkansız. Yani bir göz atmamak, ne yazmış yine ne dinlemiş ne okumuş diye bakmamak imkansız diyorum. Bilirsiniz işsisizimdir. Boş vakitlerimin birkaçını kendimi tutamadan böyle şeyler yapıyorum.

Çok kızdım az önce birine. Bu kadar aynıyken bu kadar uzak olmayı seçmiş birisine. Zamanımızı tüketmiş, olmayan anıları öldürmüş birisine.

Ben böyleyim işte. Sanki kendi hayatım mükemmelmiş gibi, sanki en doğrusunu ben yapıyormuşum gibi birisinin hatasını görünce anında çok kızarım. Daha iyisini herkes hak eder. O yüzden kızıyorum ya. Fark etmiyor şu an. Ya kafası meşgul herşeyle ya da hiçlikle. Ya da düşünmemeye çalışıyor. Bende belki bir gün düşünür diye umut edip beklemekten başka şansım yok.

 Ama yazık etti, günah etti benden söylemesi. Üstüme vazife mi? Evet vazife. Çünkü bana da yazık etti. Ama saygı duyuyorum kendisine. Bu kadar benziyoruz ya ondan. Diyorum belki bir bildiği var. Keşke ilk baştan deseydim bu kadar çok benzediğimizi ama istedim ki bazı şeyler gizli kalsın. O keşfetsin istedim.

Büyüyünce ne olacaksın, küçük çocuk? “Öleceğim, amına koyayım! Geberip gideceğim!” Doğru cevap, geçtin sınıfı.
-Hakan Günday, Ziyan

Ona kızgın değildim.Ne de olsa başka bir yerdeydik. Başka şartlar altında. Ya da o üstünde kalmış, ben şartların altına düşmüştüm.
—  Hakan Günday, Ziyan

"Bizimle konuşmuyor arkadaş, peki niye konuşmuyor ? Bizi adam yerine koymuyor mu diyorsun ? Ziyanı yok, gülüşü yeter bize…"


Aklıma geldi ben "Ziyan"'ı okuduğumda kelime oyununu anlamamıştım. Sonra arkadaşım anlatmıştı. Daha önceden anlamış gibi yapmıştım. Komik bir anı benim için.

Velhasıl ziyan olduk ziyadesiyle


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Benim Bura Afet Yeri*

Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho