Uzun bir yolculuk ve bir kulaklık
Welcome To My Utopia
Bu sıralar kendimin bile şaşırıp kalakaldığı duygular yaşamaktayım içimde. Daha ne yaşadığımı anlayamıyorum bile. Ama dışarıdan sadece dalgın, düşünceli kimi zaman ise üzgün ve heyecansız duruyorum. Kaldı ki bu özellikler benim tam zıttım.
Ben içime neden böyleyim ne hissediyorum diye kendime sorduğumda aldığım cevap göğsümde ağırlık, bir sıkışma ve ağlama hissi. Neden böyleyim bilmiyorum. Bir şeyler beni üzüyor ve durduramıyorum. Çünkü beni neyin bu hale getirdiğini bile bilmiyorum. Şaşkınım. Hemde çok şaşkın.
Galiba hafif bir yalnızlık çekiyorum çünkü adını Mouro koyduğum oyuncak tavşanım ile beraber uyumaya başladım. Onsuz yatamıyorum, gözlerimi kapatamıyorum.
Bu sıralar daha çok alıngan daha çok sinirli oldum. Sadece benim değil arkadaşlarımında bugünleri böyle zor geçiyor ve onlarda sürekli gerginler ve hep onlardan biriyle tartışıp duruyorum. Alttan zaten alamam ama şu son zamanlarda tepkisiz bile kalamayıp sürekli bir haklı olma davası içindeyim. Hakim bey kafayı mı yiyorum?
Çokta düşüncesiz, geleceksiz hareket ediyorum. Sanki sadece o günüm varmış gibi. Ve en acısı hala bunları fark ettiğim halde memnunum galiba ki hiç kıpırdamıyorum bile.
Her şeye daha çok üzülüyorum, olan iyi şeylere de çok seviniyorum. Bir duygu karmaşası var herhalde. Bir de Mad Men yüzünden artık erkeklere güvenmemekte kesin kararlı oldum.
Dinlediğim şarkılarda hep Morcheeba - Blood Like Lemonade, Lena Del Rey - Born To Die, Morcheeba - Enjoy The Ride, Sting - Englishman In New York.
Sonra havalar tatlı olmaya başladı ve bu hafta dolunay vardı bıraktığı benim üzerimdeki etki ise sürekli eve geç gitmek veya ne yapıp ne edip gecenin köründe dışarı atmak kendimi.
Hafta içi bir gün okulu astık bir kaç arkadaşımla ve Alsancak'a içmeye gittik. Onunda bıraktığı etki harikaydı. Bende alkol kanıma geç karışıyor ama karıştıktan sonra apayrı bir insan olup çıkıyorum. Sonra hafif sarhoşken okula gitmeyi bir deneyin harika oluyor. Hoşlandığınız erkeğe göz göre göre neler dediğinize bir bakın ve eğlenin :) Gerçi bu hiç bir boka yaramıyor. En azından benim için.
Sonra bir şey oldu ve ben çok üzüldüm. Cidden çok üzüldüm ve sevmediğimi düşündüğüm biri vardı aslında sevmiyorum diye kendi kendimi kandırdığımı buldum.
Bugünlerde içimde bir şüphe var. Bloğumu ilk açtığımdan beri babamla anneme bloğumu göstermiştim. Acaba babam arada sırada okuyor mu bloğumu çok merak ediyorum. Aptallık ettiğimi yeni fark ettim. Kabul ediyorum ben aptalım.
Bu arada bir sıralar bana "Sen farklısın. Sen senden öncekilerle kendini kıyaslayamazsın." diyen birileri vardı. İyi ki o gün ona inanmamışım. İyi ki aklımı kullanabilmişim. Hiç bir insan biri için bir günde değerlenemez ve herkesin yeri ayrıdır tamam ama ben farklı olamaycağımı iyi biliyordum. Benim farklılığım sadece kordinat olarak fazla yakın olmamızdı. İyi ki o gün bunu dşünebilmişim. Çünkü şimdi fark ediyorumda gerçekten düşündüğüm gibi oldu.
En kötüsüde o saçma insan yüzünden ne Supernatural izleyebiliyorum hemde tek başıma Broken Record dinleyebiliyorum.
Ve ben bir kez daha anladım ki erkeğe güven olmaz.
Şimdilik bu kadar iç döküş yeterli bencem. Tumblr'a uzun sğredir bakmıyordum artık bakmamın zamanı geldi.
Alın size biraz adi gibi de dursa Born To Die'daki en sevdiğim kısımlar
Choose yor last words this is the last time,
Because you and i we were born to die.
Böyle bir yere gidebilecek miyim?
İkisininde arabaları harika ya. Bende açık sarısını istiyorum.
Geçen gün bu filmi izlemem için Buse çok zorladı. Kız bana acayip benziyormuş. Kız çocukla tanışabilmek için arabasına not bırakıyor, kız gazetecilik okuyor hemde Los Angelesta. Bunlar bir benzerlik ama asıl benzerlik içinde de. Kız nasıl eğlenilmesi gerektiğini biliyor ve fantezilerimiz bile aynı. Ama film bir yerden sonra sıkıcı oldu ve bende kapattım. Like Crazy izlemek isteyenlere.
Havalara uçmak istemek, yerden yükselmeyi hayal etmek yanlış mı?
Bu fotoğraf çok güzel değil mi?
Bana tek gereken şey.
Bu akşamlık bu kadar. İyi Akşamlar Herkese.
-Jr Leydi
Yorumlar
Yorum Gönder