İstanbul Romantizmi
Şu an ağır İstanbul'um geldi.
Öyle ki kendimi sokaklarında kaybetmek istedim. İzmir bitti. Gezecek, görecek ya da kaybolacak kısmı kalmadı gibi. Vardır elbet ama bir İstanbul değil.
Haftasonu 20 saatliğine İstanbuldaydım. Benimde kaderim böyle işte gidince 24 saat kalamıyorum. (Birkaç defa kaldım ama geneli böyle). Lanet gibi bişey bence bu. En sevdiğiniz şey ile 1 gün bile dilediğinizce geçirememek. Boğazda bir çay bile içememek.

Hatırlıyorum 4 sene önce İstanbul'a okul gezisiyle gitmiştik. Tamı tamına 4 saat İstanbul trafiğinde kalmıştık. İzmirliler alışık değildir böyle şeylere e doğal olarak herkes isyan etmişti. Benim için ise 4 saat boyunca İstanbul da olma fikri filan severek katlanmıştım. Yine olsa yine kalırım.
Şu an önümde ilginç o kadar fırsat o kadar değişik ilginç planlar var ki. Erasmus izni çıktı evden. Ankara'ya da gidebilirim okul olarak. Hafta sonu dedem seni İstanbul'a getirmek istiyorum böyle bir planım var dedi. İzmirde kalırsam büyük ihtimal Erasmus'u seneye bahara yapacağım.
Bu arada İstanbul da amcamın düğününe gitmiştik. Semi Celebrity biri ile evlendi. Daha doğrusu kadın tiyatrocu ve TRT dizilerinde rol almış biri. O kadar tam benlik bir ortam vardı ki. O çılgınlık, rahatlık. Büyük aile büyükleri dahi olsa. Yani bizim aile yapımıza uygun olmayan bir çılgınlıktı. Kendimi hayal kurar iken kısıtlardım. Ama kendimi kısıtlarsam nasıl mutlu olabilirim? Ve o zaman kurduğum hayaller benim hayallerim mi olur? Yoksa o insanların hayalleri mi?
Ya birde komedilik tavrılarımdan bahsetmek isterim düğündeki. TRTden insanlar var diye birde Tiyatrokareden insanlar var diye ben keşfetsinler diye elimden geleni yaptım arkadaşlar. Demek ki bende star ışığı yokmuş yapacak bir şey yok. Şaka maka ben bu işin peşini bırakmayacağım göreceksiniz.
Bu hayatta kendimiz için yaşadığımızı unutmamalıyız. Bencil olmamalıyız evet ama yaptığımız fedakarlıkların yıpratma seviyesine de dikkat etmeliyiz.
Geçen gün falcıya gittik. Artık arkadaş gibiyiz. Geçmişle ilgili sıkıntım olunca bu kişi bana neden bunu yapmış gibi şeyler kafamı yiyip bitiriyorsa açık ve net söylüyorum gidiyorum kadına. Neyse sorularımın cevaplarını da aldım bu arada. Ama olay o değil. İstanbul'a ne yap ne et git dedi. Okul işiyle ilgili dedi ama babamla hiçte konuşmadık. Ya gelecekle ilgili söylediği şeylere inanmıyorum zaten sıkıntı yok. Çünkü beni yakından tanıyanlar bilir her gün kaderimi değiştiren bir insanım. Her gün yepyeni bir karar alırım ve devam ederim yoluma. Ama şu İstanbul işinin üstüne düşeceğim galiba.
Birde diyorlar ki seni buralarda tutan hiçbir şey yoksa eğer Git. Yok. Gitmeliyim bencede.
Birde bir şeye açıklık getirmeliyim. Okulumuza söyleyişiye Ceyhun Yılmaz gelmişti. Birisi "Hiç bir kadına şiir yazdınız mı?" diye sormuştu. Cevabını çok beğenmiştim "Yazdıklarımın sahibi olamamazlar ama sebebi olabilirler." demişti. Şu ana kadar yazdığım hiç bir yazının ya da yaptığım resimlerin sahipleri olmadı, olamazlar da.
Son olarak;
"Bir parça son yalnızlığa öncekiler hazırlıktır.
İnsan sevdiğini bırakmaz,
Sevmek insanı bırakır."
Öyle ki kendimi sokaklarında kaybetmek istedim. İzmir bitti. Gezecek, görecek ya da kaybolacak kısmı kalmadı gibi. Vardır elbet ama bir İstanbul değil.
Hatırlıyorum 4 sene önce İstanbul'a okul gezisiyle gitmiştik. Tamı tamına 4 saat İstanbul trafiğinde kalmıştık. İzmirliler alışık değildir böyle şeylere e doğal olarak herkes isyan etmişti. Benim için ise 4 saat boyunca İstanbul da olma fikri filan severek katlanmıştım. Yine olsa yine kalırım.
Şu an önümde ilginç o kadar fırsat o kadar değişik ilginç planlar var ki. Erasmus izni çıktı evden. Ankara'ya da gidebilirim okul olarak. Hafta sonu dedem seni İstanbul'a getirmek istiyorum böyle bir planım var dedi. İzmirde kalırsam büyük ihtimal Erasmus'u seneye bahara yapacağım.
Bu arada İstanbul da amcamın düğününe gitmiştik. Semi Celebrity biri ile evlendi. Daha doğrusu kadın tiyatrocu ve TRT dizilerinde rol almış biri. O kadar tam benlik bir ortam vardı ki. O çılgınlık, rahatlık. Büyük aile büyükleri dahi olsa. Yani bizim aile yapımıza uygun olmayan bir çılgınlıktı. Kendimi hayal kurar iken kısıtlardım. Ama kendimi kısıtlarsam nasıl mutlu olabilirim? Ve o zaman kurduğum hayaller benim hayallerim mi olur? Yoksa o insanların hayalleri mi?
Ya birde komedilik tavrılarımdan bahsetmek isterim düğündeki. TRTden insanlar var diye birde Tiyatrokareden insanlar var diye ben keşfetsinler diye elimden geleni yaptım arkadaşlar. Demek ki bende star ışığı yokmuş yapacak bir şey yok. Şaka maka ben bu işin peşini bırakmayacağım göreceksiniz.
Bu hayatta kendimiz için yaşadığımızı unutmamalıyız. Bencil olmamalıyız evet ama yaptığımız fedakarlıkların yıpratma seviyesine de dikkat etmeliyiz.
Geçen gün falcıya gittik. Artık arkadaş gibiyiz. Geçmişle ilgili sıkıntım olunca bu kişi bana neden bunu yapmış gibi şeyler kafamı yiyip bitiriyorsa açık ve net söylüyorum gidiyorum kadına. Neyse sorularımın cevaplarını da aldım bu arada. Ama olay o değil. İstanbul'a ne yap ne et git dedi. Okul işiyle ilgili dedi ama babamla hiçte konuşmadık. Ya gelecekle ilgili söylediği şeylere inanmıyorum zaten sıkıntı yok. Çünkü beni yakından tanıyanlar bilir her gün kaderimi değiştiren bir insanım. Her gün yepyeni bir karar alırım ve devam ederim yoluma. Ama şu İstanbul işinin üstüne düşeceğim galiba.
Birde diyorlar ki seni buralarda tutan hiçbir şey yoksa eğer Git. Yok. Gitmeliyim bencede.
Birde bir şeye açıklık getirmeliyim. Okulumuza söyleyişiye Ceyhun Yılmaz gelmişti. Birisi "Hiç bir kadına şiir yazdınız mı?" diye sormuştu. Cevabını çok beğenmiştim "Yazdıklarımın sahibi olamamazlar ama sebebi olabilirler." demişti. Şu ana kadar yazdığım hiç bir yazının ya da yaptığım resimlerin sahipleri olmadı, olamazlar da.
Son olarak;
"Bir parça son yalnızlığa öncekiler hazırlıktır.
İnsan sevdiğini bırakmaz,
Sevmek insanı bırakır."
Yorumlar
Yorum Gönder