Yaralı Bereli
Ya bu yazı ciddi anlamda yılın bunalımını konu alan bir çalışma. Şimdiden uyarayım derim!
Şöyle 2 hafta önce bana gelenler geldi. Normalinde her an kıymetlidir benim için. Ama kafama nasıl taktı isem artık anı filan umurumda değil hedefe kilitlenip bir şeylerde direttim.
Sonuç: 3 gün aralıksız ağlama krizi, depresyon testlerinde ağır depresyon teşhisi ve acil doktora gitmelisiniz uyarısı, göz altlarım da damar çatlamaları, yüz tane arı sokmuşcasına şiş gözler.
Hani böyle ağlarsınız ağlarsınız ağlarsınız ve bir noktaya gelirsiniz artık ağlamaya hacetinizde gözyaşınız da kalmamıştır ya bilirsiniz şu durumu ya da şöyle söyleyeyim bende hep öyle olmuştur. Bir yerden sonra sadece ses vardır ama gerisi yoktur. İşte bu sefer tamda böyle olmadı. Artık nasıl yıprandım nasıl ağır geldi bilmiyorum ama ne gözyaşı bitti ne de hacet. Halende ağlayabiliyorum. İleride devam ederse bu hal CV'mede yazarım artık her an ağlayabilirim dikkatli olun diye.
Derdin neydi diye sorsanız maddi amaçlar altında manevi ihtiyaçlara dokundurma. Evet itiraf edebilirim gerçekten %33 maddi konuluydu ve kendimi hakikaten Dünya'nın en sığ insanı olarak hissettim. Ama geriye kalan%77 lik oranda hakikaten manevi amaçlıydı. Evet içinde hırslarda vardı bunu da kabul ama neden benim mutlu olmamı istemiyorlar daha ağır basıyordu. Hatta ağlarken insanlar deli gibi aynı şeyi 3milyon750bin kez tekrar ederler ya benimde mottom "Neden beni mutlu etmek istemiyorlar benden bu kadar çok mu nefret ediyorlar?" idi.
Neden bunları anlatıyorum çünkü şu anki artık depresif mi desem melankolik mi (? depresif deme kararı aldım bu noktada) depresif halimi o zamanki olaylara borçluyum.
Halen kötüyüm çünkü elimde hiçbir şey yok. Hayatta sıfırım. O kadar kötü oldum ki ilk hinlik düşündüm ama dünden itibaren pes ediyorum. Gossip Girl bana pek yaramadı fazla entrika beni bozdu ama Allah sevgim galip geldi.
Şaka maka gerçekten dünden beri pes ettim ve artık ne kimseyle uğraşacağım ne de beni bu kadar çok üzen insanları ağzıma dahi anmayacağım. Birileri bahsederse karışmayacağım. Benden bu kadar ya.
Bir şeyler oluyor ve ben üzülüyorum. Sadece ben. Ben yıkılıyorum. Benim nefesim daralıyor. Benim sırtımda yük varmış gibi kamburum çıkmış gibi. Ben sürekli kendimi tartıyorum. Ben günahlarımı kabul ediyorum. Ben ya sadece ben yapıyorum. Ben inanılmaz yalnızım. Ben anılara gömülmüş haldeyim. Ben geçmişe bakmaktan geleceğime bakamaz haldeyim. Ben hayal kurmaya korkar haldeyim. Ben sürekli kendi başımı ağrıtacak kadar sorunlara o sorunları düşünmeye gömülmüş haldeyim. Sağdan soldan yukarıdan aşağıdan her yerden sürekli bir şeyler oluyor bana ve ben sadece sıkışıp kaldım. Artık böyle şeylerle savaşmaya da dermanım yok umursamamaya da. Savaşınca ne oluyor ki.
Birde tam bir ay oldu ama kafama yeni dank etti. Eğer o burada olsaydı ilk kez birine aşık olmaya bu kadar yakın olurdum. Onun yüzünden ne kitap okuyabiliyorum ne lol oynayabiliyorum. Onun yüzünden sadece sıcak çikolata içebiliyorum. Onun yüzünden çevremde sürekli onun yerini dolduracak kişiyi aramakla geçiriyorum. İlk kez ruh ikizimi bulmaya bu kadar yakındım ve o da işte gidiverdi. Daha doğrusu benden önce birisi bulmuş. İşte kader kısmet bu işlerde. Kendimi hayırlısı değilmiş demekle kandırmakla geçiyor.
Hayal kurmaya korkar haldeyim birde bu etki var. Bu yazı öyle bir yazı ki şu 3 hafta her konuda hayatın kazığını yemiş bir haldeyim. O yüzden bu yazı her yerden yara bere almış bir yazı. Tıpkı benim gibi.
İyi Geceler.
Şöyle 2 hafta önce bana gelenler geldi. Normalinde her an kıymetlidir benim için. Ama kafama nasıl taktı isem artık anı filan umurumda değil hedefe kilitlenip bir şeylerde direttim.
Sonuç: 3 gün aralıksız ağlama krizi, depresyon testlerinde ağır depresyon teşhisi ve acil doktora gitmelisiniz uyarısı, göz altlarım da damar çatlamaları, yüz tane arı sokmuşcasına şiş gözler.
Hani böyle ağlarsınız ağlarsınız ağlarsınız ve bir noktaya gelirsiniz artık ağlamaya hacetinizde gözyaşınız da kalmamıştır ya bilirsiniz şu durumu ya da şöyle söyleyeyim bende hep öyle olmuştur. Bir yerden sonra sadece ses vardır ama gerisi yoktur. İşte bu sefer tamda böyle olmadı. Artık nasıl yıprandım nasıl ağır geldi bilmiyorum ama ne gözyaşı bitti ne de hacet. Halende ağlayabiliyorum. İleride devam ederse bu hal CV'mede yazarım artık her an ağlayabilirim dikkatli olun diye.
Derdin neydi diye sorsanız maddi amaçlar altında manevi ihtiyaçlara dokundurma. Evet itiraf edebilirim gerçekten %33 maddi konuluydu ve kendimi hakikaten Dünya'nın en sığ insanı olarak hissettim. Ama geriye kalan%77 lik oranda hakikaten manevi amaçlıydı. Evet içinde hırslarda vardı bunu da kabul ama neden benim mutlu olmamı istemiyorlar daha ağır basıyordu. Hatta ağlarken insanlar deli gibi aynı şeyi 3milyon750bin kez tekrar ederler ya benimde mottom "Neden beni mutlu etmek istemiyorlar benden bu kadar çok mu nefret ediyorlar?" idi.
Neden bunları anlatıyorum çünkü şu anki artık depresif mi desem melankolik mi (? depresif deme kararı aldım bu noktada) depresif halimi o zamanki olaylara borçluyum.
Halen kötüyüm çünkü elimde hiçbir şey yok. Hayatta sıfırım. O kadar kötü oldum ki ilk hinlik düşündüm ama dünden itibaren pes ediyorum. Gossip Girl bana pek yaramadı fazla entrika beni bozdu ama Allah sevgim galip geldi.
Şaka maka gerçekten dünden beri pes ettim ve artık ne kimseyle uğraşacağım ne de beni bu kadar çok üzen insanları ağzıma dahi anmayacağım. Birileri bahsederse karışmayacağım. Benden bu kadar ya.
Bir şeyler oluyor ve ben üzülüyorum. Sadece ben. Ben yıkılıyorum. Benim nefesim daralıyor. Benim sırtımda yük varmış gibi kamburum çıkmış gibi. Ben sürekli kendimi tartıyorum. Ben günahlarımı kabul ediyorum. Ben ya sadece ben yapıyorum. Ben inanılmaz yalnızım. Ben anılara gömülmüş haldeyim. Ben geçmişe bakmaktan geleceğime bakamaz haldeyim. Ben hayal kurmaya korkar haldeyim. Ben sürekli kendi başımı ağrıtacak kadar sorunlara o sorunları düşünmeye gömülmüş haldeyim. Sağdan soldan yukarıdan aşağıdan her yerden sürekli bir şeyler oluyor bana ve ben sadece sıkışıp kaldım. Artık böyle şeylerle savaşmaya da dermanım yok umursamamaya da. Savaşınca ne oluyor ki.
Birde tam bir ay oldu ama kafama yeni dank etti. Eğer o burada olsaydı ilk kez birine aşık olmaya bu kadar yakın olurdum. Onun yüzünden ne kitap okuyabiliyorum ne lol oynayabiliyorum. Onun yüzünden sadece sıcak çikolata içebiliyorum. Onun yüzünden çevremde sürekli onun yerini dolduracak kişiyi aramakla geçiriyorum. İlk kez ruh ikizimi bulmaya bu kadar yakındım ve o da işte gidiverdi. Daha doğrusu benden önce birisi bulmuş. İşte kader kısmet bu işlerde. Kendimi hayırlısı değilmiş demekle kandırmakla geçiyor.
Hayal kurmaya korkar haldeyim birde bu etki var. Bu yazı öyle bir yazı ki şu 3 hafta her konuda hayatın kazığını yemiş bir haldeyim. O yüzden bu yazı her yerden yara bere almış bir yazı. Tıpkı benim gibi.
İyi Geceler.
Yorumlar
Yorum Gönder