Ummakla olsa keşke.


Eğer sabrederseniz yazı daha sonra melankoliden çıkıp neşeli bir hal alacak. Umarım.



İtiraf ediyorum bu şarkıya bayılıyorum.

Çok komik, çok ironik. Herşey bugünlerde fazla komik ve sıradışı geliyor. Fazladan, fazladan.

Önceleri herşey üst üste bu kadar gelemez diyordum. Ama bu üst üste gelen artçı depremler daha imdiden desteksiz ve sağlam olmayan ruhumu enkaz altında bıraktı.

Her şeyin başında ben bir ara aç gözlülükle 3 kişiden hoşlanıyordum. Aslında tam olarak aç gözlülük değil. Yani kendimi içlerinden sadece bir tanesine fazlacana abayı yakıp sonrasında ağlayıp, zırlayıp, sararıp, solmamak ve neşemi kaybetmemek adına yaptım bunu.

Ve şimdide bütün oyuncakları elinden alınan bir çocuk gibi ortada gözlerinin içi dolmuş bir şekilde kip kip bakarken buldum kendimi. Üçünü de kaybettim. Gerçi son 1 aydır Bay Boğa vardı sadece tek ve öz olaraktan ama o da bilindiği üzere eski sevgilisine döndü.

Sonra hayatı boyunca kimseyle çıkmayanbir tanesi tabak suratıyla çıkmaya başladı. Gerçi ondan hoşlanmıyordum ama neyse.

Şimdi de Bay Kova bir kızla çıkmaya başladı başlayacak haberlerini bekliyorum.

Bunlar bana açgözlülüğümün cezası olarak geri döndüğünü düşündüğüm bir sonuca vardım. Ya da bana aşık olan ve benim aşık olmadığım erkekleri kırıp geçtikten sonra arkamdan iyi dilek gibi söylenen "Onlarla mutlu ol." denen lanetlerde bunun sonucu olabilir ki bunun itirafını ilk kez yapıyorum.

Recaizade Mahmut' Bey'in Araba Sevdası romanında ki (ilk natürlist roman örneğimiz saygı ve sevgiyle önünde 1 dakikalık saygı duruşu arz ediyorum) Bihruz Bey gibi hissediyorum.

O da aşkı romanlarda ki gibi sanıp ilk gördüğü insanı tanımadan, etmeden onunla aşk yaşayabileceğini sanıyor. Çok roman okumak insanı bu noktaya getiriyor işte. Buradan çıkartacağımız sonuç kitaplar beni bozuyormuş.

Neyse işte bunlar benim yaşadığım bugünkü şokların eseridir. Nasılsınız, iyi misiniz? Bana uzundan da uzun gelen bunca günün sonunda aslında hiç birşey yazmak istemiyormuşum gibi gelsede yazı yazmayı çok istiyormuşum. Sadece üşengeçlikmiş.

Bu arada benim şu saf saf konuşmalarımı ve harçlığımı alıp 2. günü hepsini bitirdikten sonra 5 gün aç susuz yaşamama ne diyoruz? Ya da sonunda kaybedipte kurtulduğum kentkart işini? Var ya çok dokunuyor arkadaş bunlar bana.

Saf saf konuşmaya gelince hala hatırladıkça kahkahalarla güldüğüm bugünkü saflığımı anlatmak istiyorum.
Anlatmaktan çok yahu şu "Dik dur seni buralarda dik görmek istiyoruz." dememde o hızlı beyinleri ile olayın kökününde köküne inip fesatlık bulmak bence hiç adil değil. Cidden hiç yakıştıramadım arkadaş. CIK CIK CIK. Orada ne utandım size anlatamam. 40 yıl düşünsem en fesat insanlardan biri olan ben hayatta oradan o anlamı bulamazdım. Adamların beyni nerelere çaışıyor arkadaş -nokta- .

Sonra bu pazar kentkartımı kaybettim okula babamın kenkartı destek çıkyor.

Paramı bu hafta hangi cehenneme harcadım hatırlayamadım diyecektim ki aaaa hatırladım. Kahve diyarı ve ısmarladığım o iyrenç beyaz sıcak çikolatalar. Sakın almayın ya salep ile kaynatılmış süt arasında gidip gelen bir tat.

İzmire de yağmır yağıyor işte. Dün en yakın lanet arkadaşımın doğum günüydü onunla çok eylendik sonra uyuyakaldık felan işte öyleydi.

Sonra ben bugün bin mol moral bozukluğu ile arkadaşımla konuşuyoruz, anlaşıyoruz benim moralimin çok bozuk olduğunun farkında ki yaaaa hayııııır olamaaaaz ne çabuuuuk gibi tepkiler veriyorsonra ben diyorum senin yanına geleyim B.Ç. de bana fal baksın bak çok ihtiyacım var diyorum o zamana kadar canımlı cicim ilişkimiz bir andaşu hale geliyor:

Ben: Ben de B.ç lere gelsem ve bana fal baksa olur mu çok ihtiyacım var
BFF: Gel istersen ama diğer b. abla bakcakmış
Ben:Ben anneannelerin sokağındayım
BFF: ok
Ben: İstemiyorsan gelmem ya ben eve geçiyorum
BFF: Ne ya iyi misin sen ne dedim ben alla alla
Ben: Gelmemi istediğin zamanların konuşma tarzı değil bu zaten evi de bilmiyorum
BFF:Abi allam ya sinirin falan mı bozuk ya gel ananemin yan apartmanı

Burada konuşma kesiliyor çünkü şarjım bitiyor ve ben yine de ev yolundan geri dönüp annanesinin yan apartmanına gidiyorum ama hiç isim falan yok. Bütün zillere basıyorum bir tane kapı açılıyor soruyorum burada öyle biri yok diyo yan apartmana bakın diyor oraya gidiyorum orada da isim yok bende eve geri dönüyorum. Şimdi şöyle birşey var cidden arkadaşınızı tanırsınız. Şimdi mesajlara bakınca evet ben biraz durumu vahimleştirmişim ama evi bilmiyorum felan ne diye bana doğru düzgün anlatmıyorsun ki? Ve sinirlerimin bozuk olduğu ortada. Sırf bu yüzden yolda deli gibi kendi kendime yüksek sesle "Sinirlerim bozukmuymuşmuşmuş... Yok bozuk değil ondan böyle mutluyum ağlamıyorum felan. Bay Boğa ile çıkıyoruz. Mutluyuz. Beraber sigara içiyoruz. Oh miss. Eskisinede hiiiiç dönüpte bakmıyor. Sürekli böyle. Benim ismimi söylüyor başka hiç bir kimsenin adı çıkmıyor çocuğun ağzından. O kadar iyi yani." diye bir yandan ağlayıp bir yandan söylendim durdum. Neyse işte bugünlerde böyleydi.



Allah'ım niye neden niçin ve de tekrar neden Bay Boğa ile böyle olamadık. Bu arada gerçek hayatta Bay boğaya ismiyle hitap ediyorum ama burada olmuyor. İşte.



Hep böyle manzaralı en azından yıldızları görecek şekilde bir yatağım olsun isterdim pencerenin yanında. Ama yazlıktaki yatak hariç hiç böyle olmadı.

İyi Günler, Jr. Leydi


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Velhasıl ziyan olduk ziyadesiyle

Benim Bura Afet Yeri*

Veronika Ölmek İstiyor - Paulo Coelho